MİŞİMA YUKİO – ŞÖLENDEN SONRA

Yukio Mişima’nın 1960 yılında yayımlanan Şölenden Sonra (Utage no Ato) adlı romanını Japonca aslından Türkçeye çevirdim. 2024 yılında Can Yayınları’ndan çıktı.

Kitabın Can Yayınlarındaki tanıtımı burada:
https://www.canyayinlari.com/solenden-sonra-9789750763618

Mişima’nın bu eseri gerçekte yaşamış iki kişinin ilginç evliliklerinden esinlenerek yazılmıştır. Lüks bir geleneksel Japon restoranı olan Hannâen’in sāhibesi Terui Azegami (romanda Setsugoan sāhibesi Kazu) ile eski Dışişleri Bakanı ve Tokyo Vālisi adayı Haçiro Arita’yı (romanda Yūken Noguçi) konu almaktadır.
Bu romanda Mişima, kadın kahraman Kazu’nun eylem odaklı tutkusunu tasvir etmiş, aşkı ve bu tutkusuyla kocasının başarısı için her şeyi göze alan, seçim yasalarını ihlâl etmekten de entrikalar çevirmekten de çekinmeyen, ilk bakışta politik siyasi düşünceyle hiçbir ilgisi olmayan ve görünüşte halka yakın ve eğitimsiz bir kadın olan Kazu’nun rasyonel düşünen bir entelektüelin siyasi idealizminden daha gerçekçi ve siyasî olduğu ironisini ve karşıtlığını canlı bir şekilde ifade etmiştir.
1961’de Mişima ve Şinçoğşa Yayınevi, Şölenden Sonra’nın modeli olarak kabul edilen Haçiro Arita tarafından mahremiyetini ihlal ettiği gerekçesiyle dāvā edilmiş, bu da uzun bir davaya yol açmış ve Japonya’da ‘mahremiyet’ ve ‘ifāde özgürlüğü’ konuları ilk kez mahkemede tartışılmıştır. Japonya’da sadece bu dāvā konusuna odaklanılsa da, eserin sanatsal değeri yurtdışında daha önce fark edilmiş ve 1964 Formentor Uluslararası Edebiyat Ödülü’nde (İngilizce çevirisi ile) ikincilik ödülü kazanmıştır. Meraklı okurlar için ekleyeyim, Japon hukuçuları arasında ‘Utage no Ato – Şölenden Sonra’ dāvāsı olarak bilinen ve hukuk kitaplarına da geçen bu davada yargıç Mişima’yı haksız bulmuştu.

28 Eylül 1964 tarihinde Tokyo Bölge Mahkemesi, Yukio Mişima’nın “Şölenden Sonra” adlı romanının özel hayātın gizliliğini ihlal ettiğine karar verdi. Bu, ifāde özgürlüğü konusundaki ilk yasal karardı. Mahkeme, romanda özel hayatı tasvir edilen eski dışişleri bakanı Hachiro Arita’ya 800,000 yen ödemesine hükmetti, ancak dāvācı temyiz sırasında öldü ve dāvā sonuçlandı. Burada Mişima avukatları ile birlikte basın toplantısı yapmakta.


Kitabın konusu: Muhafazakâr Parti’ye hizmet veren lüks Japon lokantası Setsugoan’ı işleten Fukuzawa Kazu, ellili yaşlarında bekâr bir kadındır ve hayatta göreceği ne varsa artık gördüğünü düşünerek günlerini geçirmektedir. Bir gün, restorana gelen eski bir bakan ve Reformist Parti danışmanı olan Yūken Noguçi ile tanışır ve onun idealist, asil ve sert karakterinden etkilenir. Noguçi dul ve yalnızdır. Kazu ve Noguçi birkaç kez birlikte yemek yerler, Noguçi’nin başka dostlarıyla birlikte Nara şehrine seyahate giderler ve zamanla yakınlaşarak sonunda evlenirler.

Muhalefetteki Reformist Parti’nin bir üyesi olan Noguçi ısrarlar üzerine Tokyo Vāliliği’ne adaylığını koymaya karar verir. Kazu, kocasına destek olabilmek için, partinin seçim stratejisti Soğiçi Yamazaki ile konuşur ve kocasına söylemeden, kitlelerin kalbini ve aklını kazanacak, paraya boğulmuş bir seçim kampanyası üzerinde çalışmaya başlar. Biriktirdiği para yetersiz kaldığında, işlettiği restoranı bile ipotek ettirerek Noguçi’nin seçim kampanyasını desteklemeye çalışır. Ancak, yaptıkları kocasının kulağına gidince işler farklı bir yönde ilerlemeye başlar ve karı kocanın ilişkilerini de sorgulamalarına neden olur.


Şölenden Sonra” kırk yıl kadar önce (kitapta basım tarihi yazmıyor) İngilizceden Bülent R. Bozkurt Bey’in özenli çevirisi ile yayımlanmıştı. Bozkurt hoca Hamlet’in de çevirmenidir. Gençken okuduğum bu kitabı unutmuştum ve elimdeki nüsha da kaybolmuştu. Can Yayınları Japonca orijinalinden tekrar çevirmemi isteyince bu eski çeviriyi tekrar edindim. Kitabın Paul C. Blaum tarafından yapılmış İngilizce çevirisi de pdf dosyası olarak gönderilmişti. Bu çeviri de çok güzeldi ancak Japon kültürüne özgü birçok terim İngilizce üstünden ikinci kez yorumlandığı için (tapınak ya da eski restoran binasının mîmarî özellikleri vb gibi) anlam kaymaları olmuştu. Elimden geldiğince dikkat ederek bu kısımları daha anlaşılır kılmaya çalıştım. Ben orijinal eserin farklı çevirilerinde farklı başlıklarla çıkmasını önleyerek yazınsal tutarlılığı korumak amacıyla ve yakın zamanda “halka açık festival” anlamında kullanılan şölen sözcüğünün asıl anlamı olan “seçkin bir grup için düzenlenen ziyāfet” anlamında kullanımını devam ettirebilmek için Bozkurt hocanın seçtiği “Şölenden Sonra” adını değiştirmeden olduğu gibi kendi çevirimde de kullandım. Buradan kendisine teşekkür etmek isterim. Kitaba da bu teşekkürümün eklenmesini istedim ama yayınevi kabul etmedi maalesef. Türkiye hâlleri😊


Bir şölene çağrıldığımızda kimlerle karşılaşacağımızı merak eder, kim bilir ne güzel yemekler çıkacağını düşünür heyecanlanırız. Şölen zamanı sofrada güzel sohbetler ve içkilerle biraz gürültülü de denebilecek eğlenceli bir zaman geçiririz. Bu doruk aşılıp şölen bittiğinde ise herkes ayrı ayrı kendi evine dönerken biraz önceki heyecanlı kalpler çok daha sākin sessiz bir şekilde bu dünyānın sıradan gerçeklerine dönerler. Roman kahramānı Kazu büyük bir restoran sāhibesi olduğu için birçok ziyāfetin ayrıntılı menüleriyle tanıtıldığı sayfalarda bu şölenlerin sofrada geçen inişli çıkışlı anları dışında da, hayat akışı içinde parlak bir zamānı geçici olarak yaşayan insanların bu doruk günleri geçtikten sonra sıradan yaşamlarına nasıl sessiz ve sākince geçtiklerini de görüyoruz.
Umarım kitabı beğenirsiniz, iyi okumalar diliyorum.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir