MİŞİMA YUKİO – YABAN OYNAŞMASI

Yukio Mişima’nın 1961 yılında yayımlanan Yaban Oynaşması (Kemono no Tawamure) adlı romanını Japonca aslından Türkçeye çevirdim. 2024 yılında Can Yayınları’ndan çıktı.

Kitabın Can Yayınları’ndaki tanıtımı burada:
https://www.canyayinlari.com/yaban-oynasmasi-9789750763625?seq=RPiHridpTFW9NRmVKTj3vw&seqtxt=Yukio%20Mi%C5%9Fima

Konusu:
Genç Koğci, iki yıl hapis yattıktan sonra gemiyle Yuğko Kusakado’nun kendisini beklediği İzu Yarımadasının batısındaki İro köyüne gelir. Koğci bundan iki yıl önce, üniversite öğrencisiyken, İppey ve Yuğko Kusakado çiftinin sāhibi oldukları Ginza’daki batı tarzı seramik dükkanında yarı zamanlı çalışıyordu. Koğci ile aynı üniversiteden Alman edebiyātı mezunu olan İppey, āile şirketini yönetirken bir yandan da çeviriler ve eleştiriler yazan entelektüel bir amatör ve yaşı geçkin bir playboydu.
Her şeye sāhip olduktan sonra yozlaşan İppey, Koğci’ye kendisini hiç kıskanmayan karısı Yuğko’yu histerik bir şekilde aldattığını söyler. Delişmen bir genç olan Koğci, daha tanımadan Yuğko’ya yakınlık duymaya başlar. Yuğko aslında acı çekmektedir çünkü kocasının ilişkilerini profesyonel bir dedektife inceletmiş ve her şeyi öğrenmiştir. Yakınlaşınca bunları Koğci’ye anlatır ama bunu kocasına söylememesini ister. Yuğko ve İppey’in belirsizliklerle dolu ilişkisini dinledikçe öfkelenen Koğci, Yuğko’yu İppey’in metresiyle gizlice buluştuğu dāireye götürür ve olaylar umulmadık yönde gelişir.

Eser hakkında:
Üç āşıklı modern bir aşk hikâyesine benzese de bu roman aslında çok eski bir No oyunundan esinlenerek yazılmıştır. Yukio Mişima Japon edebiyatının klasik eserlerine derinlemesine hâkim bir yazardı. Özellikle No tiyatrosuna ilgi göstermiş, hatta çağdaş No oyunları kaleme alarak 1956-1968 yılları arasında yazdığı sekiz oyunu iki kitap hâlinde çıkarmıştı. 1966 yılında senaryosunu yazdığı ve oynadığı, No sahnesinde çekilmiş Yūkoku (Vatanseverlik) adlı kısa filmi youtube üzerinden bugün de izlemek mümkündür.
1961 yılında çıkan “Yaban Oynaşması” da 13. Yüzyılda yazılmış “MotomeZuka – Tāliplilerin Mezarı” adlı antik bir No oyununa nazîre olarak yazılmış bir romandır. Orijinal Motomezuka oyununda bir budist rāhip Kobe şehri yakınlarında bir köye seyahate gider. Köydeki kadınlardan bu ünlü mezar (Motomezuka) hakkında bilgi ister. Kadınlar kaçar ama içlerinden biri geride kalarak Unay adlı güzel bir kızın öyküsünü anlatır. Unay kendisine aynı gün mektupla evlenme teklif eden iki tāliplisi arasında karar veremez. Onu etkilemek isteyen tāliplileri İkuta (yaşam tarlası) ırmağı üstündeki en gözde kuşu avlamak üzere yarışırlar ama ikisi de aynı zamanda aynı kuşu vururlar. Seçim yapamayan Unay da İkuta ırmağına atlayarak intihar eder. Haberi duyan tāliplileri Unay’ın mezarı başına gelir, orada birbirlerini bıçaklayarak ölürler. Burada bitseydi Romeo ve Juliet’in değişik bir versiyonu gibi hatırlanabilecek bu oyun bu sahneden sonra da devam eder. Unay öbür dünyada da huzur bulamaz. Cehenneme gider ve türlü işkencelerle cezalandırılır. Köyde rahiple konuşan da Unay’ın hayāletidir. Tarafsız gözle bakınca, erkeklerin gönlünü çalmak için çaba göstermemiş olduğu için suçsuz sayılması gereken Unay’ın neden cezālandırıldığı tartışma konusudur.
No oyununda oyuncular yüzlerinde maske ile sahneye çıkarlar ve bu maskedeki ifāde doğal olarak değişmez bir hâldedir. “Yaban Oynaşması” içindeki karakterler de birer maske takmış gibidir. Koğci kendi yüzünün ‘ustalıkla yapılmış ağaç oyma maske’ gibi olduğunu söyler. İppey’in yüzünde sürekli bir gülümseme vardır. Yuğko’nun alâmetifārikası uzaktan da fark edilen kıpkırmızı rujudur. Romanda hem Yuğko’nun çevresindeki iki erkek Koğci ve İppey hem de Kimi’nin çevresindeki iki erkek Matsukiçi ve Kiyoşi aralarındaki ilişki Tāliplilerin Mezarı oyunundaki üçlü ilişkiye açık göndermedir.
Mişima bu kitabı yazmadan önce hazırlık yapmak için Şinçoğşa yayıneviyle görüşerek İzu yarımadası bölgesine bir ay kadar ‘iş gezisine’ gitmiş ve yöredeki folklor öğelerini derlemiş. Romana sıkıştıramadığı bu ilginç ayrıntıları da son bölümde bir akademisyenin ağzından dinliyoruz. Kitabın İngilizce çevirisinde, çeviri zorluğu nedeniyle olsa gerek, çoğu atlanmış bu kısmı da Türkçeye çevirdim.
Bu eser 1964 yılında sinemaya da uyarlanmış, Yuğko rolüne zamānın en güzel aktristi Ayako Wakao seçilmişti.
Elimden geldiğince özen göstererek çevirdim, beğenerek okumanızı diliyorum.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir